TÜRBAN BAHANE VATAN ELDEN GİDİYOR
Cumhuriyetimizin değerleri, özellikle ulusal birlik ve egemenliğimiz, laiklik ilkeleri doğrultusundaki kazanımlarımız hiçbir dönemde olmadığı kadar tehlikededir. Hedef açıktır. “ İnançların özgürce yaşanması” ile ifadesini bulan Teokratik bir devlet oluşturarak topraklarımızı emperyalizmin çizmeleri altına atıp, milletimizi köle yapmak istemektedirler. Bu çaba içinde olanlar ayrılıkçı yapılarla iş birliği içindedirler. Bize bunları dayatanlar yobaz güçler, etnik bölücüler ve ikinci cumhuriyetçilerdir.
ABD dışişleri bakanı; Büyük Ortadoğu Projesi kapsamında” 24 ülkenin yönetimleri ve sınırları değiştirilecek” demişti. Yeni Anayasa ve türban tartışmaları sonunda ülkemizin yönetiminin değiştiği ilan edilecek ve Türkiye’nin başına Ilımlı İslam çuvalı geçirilecektir. Bu süreç ülkeyi bölüp parçalayacak ve Cumhuriyetin Kuruluş Felsefesini oluşturan Atatürk Devrim ve İlkelerinden tümüyle uzaklaştıracaktır. Sıra sınırlarımızın değiştirilmesine gelecektir.
Merkez bankası gelişmiş ülkelerin başkentlerinde iken, bizde İstanbul’a taşınmak istenmektedir. Bu aslında Ankara’yı yani Türkiye Cumhuriyeti Devletini tanımamak, hanedanın ortaçağ imparatorluğunun başkentinin özlemini duymaktır.
Düzenlenmekte olan Vakıflar Yasası Lozan’ı ve Atatürk’ün 1936’da çıkardığı yok etme amacındadır. Hedef Ekümenliktir. Türkiye Cumhuriyeti içinde yeni devletler oluşturmaktır.
Çıkarılmaya çalışılan Sosyal Güvenlik yasası ile her eve bir bomba düşmektedir. İnsanlarımıza paran kadar sağlık, paran kadar eğitim denilerek Çalışanlar mezarda emekli edileceklerdir.
Ekonomi çökmekte, işsizlik, yoksulluk, ve ağır borç yükü altında ülke inim inim inlemekte, emekli ve asgari ücretlilerimiz 435 YTL. aylıkla açlığa mahkum edilmektedir. İşte türban olayı bu şartlarda gündeme getirilmekte, ülkemizde yaratılan kamplaşma yetmezmiş gibi yeni bir çatışma başlatılmaktadır. Türban ise İslam kadınının başını örtmek için değil bu gerçekleri kapatmak için kullanılmaktadır. Türban olayı her ne kadar inanç gereği olarak gösterilmeye çalışılsa da, olay siyasidir. Bunu AKP ve MHP yetkilileri açıkça söylemektedirler. Açıkça Anayasa suçu işlenmektedir. Yaratılan bu kamplaşmadan dolayı çıkabilecek olaylardan da bunlar sorumludurlar. Siyasi hasat bekleyenler, enselerinde bu milletin siyasi tokatını bulacaklardır.
Bütün bu kötü koşullar altında dahi, Türk Milleti bu zorlukların üstesinden gelmeyi başaracaktır. Atatürkçüler bu gidişi önlemek için demokratik yollardan sonuna kadar mücadele edeceklerdir.
Görevinin tam bağımsızlık ve Atatürk Cumhuriyetini savunma bilincinde olan bütün Yurtseverleri Cumhuriyetçi, ulusalcı tüm kuruluşları ve tüm milletimizi birleşmeye ve ülkemize sahip çıkmaya çağırıyoruz.
SÖZ KONUSU VATAN İSE GERİSİ TEFERUATTIR !
23 NİSAN=ULUSAL
EGEMENLİK
Bu yıl 23 nisanın 82.yıldönümünü kutluyoruz.82 yıl önce 23 nisan 1920 de işbirlikçi İstanbul hükümeti emperyalistlere teslim olduğu,kendi egemenlik haklarından bile onlar lehine çekildiği için Mustafa kemal ve arkadaşları yabancıların egemenliğini yıkmak ve halkın egemenliğini kurmak için Ankara’da TBMM’ni ve hükümetini kurmuşlardır.
23 nisan ulusal egemenlik günüdür ve geleceğimizin sahibi çocuklara emanet edilmiştir.
Ulusal egemenlik ulusun kendi iradesi dışında ve üstünde başka bir irade kabul etmemesi demektir.Ulusun kendi kaderini hayatın her alanında ellerine almasıdır.
Ulusun egemenliği halkın özgür iradesi ile seçtiği milletvekillerinden oluşan TBMM ve ondan çıkan hükümeti eliyle gerçekleşir.
Tam bağımsızlık olmadan,demokrasi olmadan egemenlik kullanılamaz.
Mustafa Kemal 23 nisan için şöyle demiştir;
‘23 nisan Türkiye milli tarihinin başlangıç ve yeni bir dönüm noktasıdır.Bütün bir cihan-ı husumete karşı kıyam eden Türkiye halkının Türkiye Büyük Millet Meclisini vücuda getirmek hususunda gösterdiği harikayı ifade eder.’
Son yıllarda ulusal egemenlik iç ve dış güçlerce yok edilmektedir.ABD ve Avrupa birliği ve onların organları olan İMF,Dünya Bankası ulusal egemenliğimizin üzerinde kendi egemenlik kurumlarını oluşturmaktadırlar.Ulusal devletimizin üzerine ABD ve Avrupa Birliği Devleti konarak ulusal devletin yetkileri tek tek bu güçlere teslim edilmektedir.Ne ekeceğimize,hangi kanunları çıkaracağımıza,kaç memur çalıştıracağımıza, işçi ve memurlarımıza ne ücret ödeyeceğimize uluslarüstü güçler karar vermektedir.
Atatürk ve Kuvay-ı Milliyeciler Türkiye tekrar 23 nisan öncesi günlere dönsün diye o mücadeleleri vermediler.Şimdi de bazı gafiller keşke kurtuluş savaşı vermeseydik de o zamanın Avrupasına bizi katsalardı şimdi çok gelişmiş olurduk diye düşünüyor ve bu düşüncelerini pervasızca açıklıyorlar.
Biz Atatürkçü Düşünce Derneği olarak Mustafa Kemal Atatürk ve arkadaşlarının kemiklerinin sızlamasına izin vermeyeceğiz
Bunun için Yaşasın Tam Bağımsız ve Ulusun iradesini temsil eden ve etmesi gereken Türkiye Büyük Milllet Meclisi diyoruz.
Yaşasın Ulusun egemenliğini savunacak ulusal devletimiz diyoruz.
Ulusal egemenlik kayıtsız şartsız ulusundur.
23.04.2002
Dr.Mehmet İyigün
ADD GAZİANTEP ŞUBE BAŞKANI
BUYUK ZAFER, BUGUNKU HAZIN GORUNUM İCİN KAZANILMADI !
30 AGustos 1922 tarihi, emperyalizme karsi bir baskaldırının zaferle tamamlanmıs sonucudur. Sanlı Anadolu Devriminin Bagımsızlık süreci üc askeri ve iki diplomatik basariyla tamamlanir. Inonu, Sakarya ve Dumlupinar’da ki askeri basarilar, Mudanya ve Lozan’da uluslararasi hukuk duzeninde onaylanmıstır. Cumhuriyet ve devrim ise onurlu, sosyo-ekonomik ve kültürel yonden, siyaseten kendi ayaklari uzerinde durabilen Türkiye’yi meydana getirmistir.
Buyuk Zafer; emperyalizmle stratejik ortaklik, yer alti ve yerustu ulusal servetlerin, ekonomik halk kazanimlarin harac mezat yabancilara satilmasi, tersane ve limanlarin peskes cekilmesi, Sevr’i dayatan emirnamelere uyulması, saldırgan cikarlar icin diş ulkelere asker gönderilmek istenmesi, IMF kapilarinda dolasan liberal programlarin uygulanmasi için kazanılmamıstır. 30 Ağustos; kendi ozunden uzaklastikca itibarini yitiren Turkiye’nin, Isvec’te kasıtlı bir gundem geregince Sevr’in acikca dayatildigi gunlere yeniden gelinsin diye kazanilmamistir.
30 Agustos; “Tam bagimsizlik” ve uluslar arasi iliskilerde esitlige muhatap saygın bir ülkenin dunya yuzune cikmasi icin kazanilmistir.
Bugun 30 Agustos’u kutlamak yeniden “Tam Bagimsiz Turkiye” yaratma mucadelesidir. Yillardir surdurulen bu mucadelenin sevindirici sonuclarini yurdun her tarafinda gormekteyiz. Turk Silahli Kuvvetleri devir teslim torenlerinde yapılan konusmalar, bugun Istanbul’da toplumumuzun her kesimini kucaklayan, “Ya İstiklal Ya Ölüm” ve “Ordu millet el ele” sloganları ile yola çıkan gençler Tam Bagimsiz Turkiye yaratma yolunda çok onemli adimlar atmakta ve 30 Agustosa ayrı bir anlam katmaktadırlar.
Bu duygularla tum halkimizin Zafer Bayramini kutluyoruz.
30.08.2003
Ataturkcu Dusunce Dernegi
Sube Yonetim Kurulu Uyesi
Huseyin ESENDEMİR